İPEK YOLU KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI
İpek
Yolu’ndan bahsederken başlangıç noktası olarak Han Hanedanlığı (M.Ö. 206 –
M.S. 220) döneminde İmparator Wu-ti tarafından Chang- Ch’ien’in elçi olarak
gönderildiği M.Ö. 138 senesi kabul edilir. Chang- Chien’in elçilik görevinden
dönmesiyle birlikte Tarım Havzası ve Fergana boyunca bilgi sahibi olan Çinliler
birkaç yıl içerisinde bölgeye ticari maksatlı sefer girişimlerinde bulunurlar.[1]
Her
ne kadar İpek Yolu'nun başlangıç noktası olarak Chang- Ch’ien’in seyahatleri kabul edilse de
Çinlilerin bu topraklara daha önceleri uğramadıklarını söyleyebiliriz. Ancak Çinliler, ilk defa bu elçi ile birlikte ülkelerinin batısındaki topraklar hakkında bilgi sahibi olurlar.[2]*
Anlaşıldığı üzere Chang Ch’ien’in seyahati, bu yoldaki ticaretin başlangıcının
değil, Çinlilerin yolun farkına varmalarının ifadesidir.
Geniş bir coğrafyayı kapsayan bu yolun ‘‘İpek Yolu’’ şeklindeki kavramsal yaratılışını Alman Jeolog Ferdinand von Richthofen yapar. Richthofen, 1877 yılında ilk defa İpek Yolu kavramını kullanır.[3] Richthofen’dan sonra bu ifadeyi kullanan diğer isim Albert Hermann'dır. Hermann, İpek Yolları’nın çizimini yapmıştır. Sven Hedin ve Aurel Stein’in yaptığı geziler ve elde ettikleri arkeolojik bulgular neticesinde meydana getirdikleri eserlerde İpek Yolu'yla alakalı ilmi ve popüler tarzda etkiler bırakırlar. [4] René Grousset’in Bozkır İmparatorluğu kitabının muhtelif yerlerinde de İpek Yolu ifadesi sıkça geçer.*
İPEK YOLU’NUN ÜZERİNDE BULUNDUĞU COĞRAFYA
Yeşim
taşı gibi malların taşındığı bu yol, Çin’den Roma’ya kadar geniş bir coğrafyayı
kapsar. Kapsadığı alan sebebiyle pek çok milletten tüccarın kâr elde edebilmek
için bu yol boyunca ticari faaliyetlerde bulunduğu açıktır. Anlayabileceğimiz üzere yapılan ticaret yolun aynı zamanda kültürel bir boyut kazanmasına da sebebiyet verir.
Diğer bakımdan, ticaretin mevcudiyeti çıkar çatışmalarına da yol açan bir
unsur olarak karşımıza çıkar. Kısacası ipek Yolu sadece ipeğin taşındığın bir yol değildir. İpek Yolu,
pek çok farklı coğrafyayı birbirine bağlayan iktisadi, kültürel, dini ve
diplomatik bir yapıya sahiptir.
Çin’den
Roma’ya kadar uzanan İpek Yolu’nun göbeğinde Orta Asya bulunur. Orta Asya’nın
tam olarak neresi olduğu hakkında üç tanım vardır. UNESCO, doğuda Çin ve
Moğolistan’ın batısını, batıda İran’ı; Kuzey’de Rusya’nın orta güney
kesimlerini ve güneyde Tibet’i içine alacak şekilde bir tanımlama yapar.
Diğer tanımlama, Sovyetler Birliği’nin yapmış olduğu ve Özbekistan’ı,
Kırgızistan’ı, Türkmenistan’ı ve Tacikistan’ı içine alan tanımlamadır.[5] Bu
tanımların yanı sıra günümüzde 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından
sonra kurulan Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan devletlerini
kapsayan bölge olarak da tanımlanmaktadır. Anlaşılacağı üzere tanımlanması zor
bir coğrafyadır. Eş Anlamlı diğer kavram ise Türklerin yaşadığı yer manasına
gelen Türkistan’dır.
İpek
Yolu, tek bir güzergâh üzerinden Roma’ya kadar uzanan bir ulaşım sistemi
değildir. Zamana, mekana ve koşullara göre şekillenen İpek Yolu, esas
itibariyle iki ana koldan ve çok sayıdaki ara kollardan meydana gelir. Ana kollar dışında bilinen ilk güzergah, Çin’in Henan
eyaletine bağlı Luoyang şehrinden başlar ve Xian üzerinden Taklamakan Çölü’nün
doğusundaki Gansu Eyaleti’nin Dunhuang şehrine ulaşır. Burada Taklamakan Çölü, güzergahların orta kısmında kalacak şekilde üç kola daha ayrılır. Bu kolların
kuzeyden gideni Altay Dağları’nın güneyinden Tanrı Dağları’nın kuzey
eteklerince devam edip Doğu Türkistan şehirlerine, (Turfan ve Urumçi gibi)
oradan da Buhara’ya ulaşır. Güneyden giden diğer ana yol, Doğu Türkistan’daki
Çerçen Nehri boyunca devam ederek Hotan’a ve oradan da Karakum Dağları’nın
kuzeyindeki Yarkent’e ve Kaşgar’a ulaşır. Orta kol ise diğer iki ana kol gibi
Dunhuang’dan başlayarak yine Doğu Türkistan’a yönelir ve Bosten Gölü’nü aşarak
Tiemen Geçidi, Aksu ve Kızılsu üzerinden yine Kaşgar’a ulaşır.[6] Ayrıca
Balkaş Gölü, Issık Göl ve Doğu Türkistan’ın Tibet sınırları boyunca uzanan
Kunlun Dağları da bu coğrafyanın önemli unsurları arasındadır.
Örnek verecek olursak, Çin’den Hindistan’a gidecek bir yolcu öncelikle Dunhunag’dan itibaren Taklamakan Çölü’nün kuzeyinden devam edip ya Karaşar ve Kuça gibi kentleri aşarak ya da Hotan’ı aşarak sonunda Pamir Dağlarına ve buradaki zorlu geçitler üzerinden Semerkant ve Buhara gibi ticaretin yoğun olduğu şehirlere ulaşır. Buradan devam ettiğinde de Hindukuş Dağları’nı aşarak Hindistan’ın kuzey kesinlerine ulaşır. Hindistan yolundaki diğer seçenek ise Tibet üzerinden giden güzergahtır.[7]
KÜLTÜREL BAKIMDAN İPEK YOLU
İpek Yolu yayıldığı alan itibariyle, anlayacağımız üzere sadece ticaretin değil aynı zamanda medeniyetlerin, gelenek ve göreneklerin ve yaşam tarzlarının da taşıyıcısı konumundadır. Turfan, Kaşgar ve Yarkent gibi şehirler, ticaretin yanında kültürün de taşıyıcısı olmuştur.[8]
Dinsel Etkileşim
Dinlerin yayılmasına dair Budizm’in Hindistan’da doğuşunda ve Japonya’ya kadar uzanışında İpek Yolu’nun etkisini görülür. Buna, Hsüan- Tsang’ın seyahatnamesi ve Tarım Havzası’nda keşfedilmiş Budist Freskleri örnek olarak verilebilir. Hristiyanlıkla alakalı olarak Nesturi Hristiyanlığının Uygurlar arasında yayılma imkanı bulduğunu söyleyebiliriz. Uygurların etkilendiği diğer bir inanç ise Manihaizm'dir.[9]
Sanat
İpek Yolu’nda, Türk kültürünün izlerini yoğunlukla dokuma ürünleri üzerinde bulabiliriz. Bu ürünler arasında halılar, kilimler ve yünler örnek olarak verilebilir. Dokuma tekniklerinin bilinmediği Çin’e bu ürünler Akdeniz gibi uzak coğrafyalardan gidebiliyordu. Bunun yanında Hint ve Yunan sanatları İpek Yolu’nda taşınan diğer kültürel unsurlardır.[10]
SONUÇ
İpek Yolu, geniş bir coğrafyaya yayılması sebebiyle sadece ticaretin değil muhtelif kültürlerin ve medeniyetlerin de taşıyıcısı olmuştur. Aynı zamanda bu yol üzerinde sadece ipek ticareti yapılmamıştır. Bu bakımdan, İpek Yolu’ndaki etkileşim tek yönlü değildir. Dolayısıyla Chang Ch’ien’in seyahati bir başlangıç noktası olarak kabul edilse dahi İpek Yolu olarak adlandırdığımız bu yolun insanların ilk defa ticaret yaptıkları zamanlardan beri hayatta olduğunu söylemek mümkündür.
-Temren
KAYNAKÇA/DİPNOTLAR
[1] Esra Yılmaz, ‘‘İpek Yolu Hakkında Kısa Bir Değerlendirme’’, e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, 9, 2017, s. 672.
[2] Kürşat Yıldırım, ''Başlangıcından II. Yüzyılın Ortalarına Kadar Doğu Türkistan İle Çin Münâsebetlerine Genel Bir Bakış'', Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2, 2012, s. 126.
* Günümüz Çin Halk Cumhuriyeti’nin
Gansu Eyaleti’nin bulunduğu bölge.
[3] Esra Yılmaz, ‘‘İpek Yolu'nda İpeğin Yolculuğunun Kısa Tarihi’’, Asya Araştırmaları Uluslararası
Sosyal Bilimler Dergisi, 5, 2021, s. 96.
[4] Fahri
Atasoy (ed.), Yükselen İpek Yolu: İpek Yolu’nda Bilgi ve Siyaset, c. II, Ankara, 2016, s. 292-293.
* Bkz: René Grousset, Bozkır
İmparatorluğu, çev. R. Uzmen, İstanbul, 2022, s. 5, 18, 67, 69, 70, 71, 74, 77, 78,
79, 80, 82, 125, 344, 351.
[5] Aygul Agayeva, ''Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Çin'in Avrasya Enerji Jeopolitiği Politikası: Orta Asya Örneği'', Doğu Asya Araştırmaları Dergisi, 4, 2021, s. 3-4.
[6] Taşkın
Deniz. ‘‘Yeni Umutların Işığında Tarihi İpek Yolu Coğrafyası’’, Marmara
Coğrafya Dergisi, sayı 34, 2016, s. 197.
[7] Gürhan Kırilen, ''Xuan
Zang’ın Orta Asya İzlenimleri'', Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi Dergisi, 53, 2013, s. 67- 68.
[8] Aykut Kar, ''İpek Yolu'nun Türk Dünyası Ülkelerine Geçmişten Günümüze Sosyo- Kültürel Etkileri'', Yeditepe
Üniversitesi Tarih Bölümü Araştırma Dergisi, 1, 2017, s. 4.
[9] Kar, a.g.m, s. 4-5.
[10] Kar, a.g.m, s. 5-6.